Elmalılı’nın Hak Dini Kur’an Dili tefsiri

3

Ketebe Yayınları

, 1446/2025 yılı Ramazan-ı Şerif’inde

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır

’ın

Hak Dini Kur’an Dili

adlı Kur’an’ın Türkçe tefsirini de yayınlayarak, özenle sürdürdüğü yayıncılık faaliyetini bir kez daha taçlandırdı.
Hak Dini Kur’an Dili’nin değeriyle ilgili,

Mustafa Bilgin

Hocamız tarafından yapılmış –bize göre– şu en güzel tespiti naklederek hem lafı azaltmış hem okurlarımızı yormaktan kaçınalım:

“Türkiye’de Batı örneğine uygun bir toplum ve devlet düzeni kurmayı hedefleyen, bu hedefe ulaşmak için yerli kültürü ve tarihî kimliği reddeden ve bu değerlerin aslî kaynağı olan İslâm’ı gelişmenin engeli olarak gören Batılılaşma sürecinin en hareketli ve en problemli döneminde yaşamış çok yönlü bir müderrisin, resmî talep üzerine söz konusu süreçte yaşanan gelişmelerin İslâm üzerinde yarattığı tartışmalara, ortaya çıkardığı dinî problem ve ihtiyaçlara Kur’an ve tefsiri açısından bir çözüm ve cevap olmak üzere hazırladığı, tahrip edilen İslâmî değerleri modern bilgilerle hazırlanmış yeni kalıplar içinde yerli yerine oturtma mücadelesi veren bir tefsir olarak dikkate değer bir çalışmadır.” (TDV İslam Ansiklopedisi)

Bilgin’in bu sözlerinde anlaşılacağı üzere Hak Dini Kur’an Dili’nin hikâyesi, Batılılaşma sürecindeki en önemli hikâyelerden biridir. Tefsirin Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı (YEK) ile Ketebe baskılarının

Giriş

bölümünde detaylıca anlatılan bu hikâye,

tefsirin kendi adı

yla da bizzat işaret ettiği üzere, projesinin şekillendiği 1925 ile ilk basımının tamamlandığı 1938 yılları arasındaki

din

ve

dil

merkezli bir

çatışma

nın da hikâyesidir. Zira

Mehmet Akif

’in meal çalışmasının Türkçe ibadet zorlamasına alet edileceğini hissetmesi üzerine onu yapmaktan vaz geçerek tefsir projesinden ayrılmasını takiben, İslam yazısından Latin alfabesine geçilmiş, akabinde Türkçe ezan okuma ve ibadet etme zulmü başlamış, dine yapılan saldırılar da dildeki tahriple ve tecavüzle eşitlenmiştir.
Bunlara rağmen Hak Dini Kur’an Dili’nin

Diyanet

tarafından bürokratik bir kıyıma uğratılmadan yayımlanma ve bugüne ulaştırılması büyük başarı olduğu gibi,

Mehmet Emin Özafşar

’ın genel koordinatörlüğünde, İlmi Araştırmalar Merkezi (İLAM) Kütüphanesi’ndeki –

Mahmud Bedreddin Yazır

’ın rik’a hattıyla istinsah edilmiş– nüshasının 2015 yılındaki tıpkı basımının da yine Diyanet tarafından gerçekleştirilmesi zikredilmesi gereken bir güzelliktir.
Hak Dini Kur’an Dili,

Asım Cüneyd Köksal

ile

Murat Kaya

tarafından, farklı yazma nüshaları dikkate alınarak –tenkitli– hazırlanmış ve yakın zamanda YEK Yayınları arasından çıkmıştır (6 cilt; 2021-2023).

Aynı ikilinin hazırladığı Ketebe basımının Giriş’inde, “Bu Neşrin Özellikleri” ara başlığı altında şu bilgiler verilmiştir:

“Elinizdeki neşir (…) temel olarak YEK neşrinde tesis etmiş olduğumuz metne dayanmakla birlikte, farklı nüshalar arasındaki bütün farklılıkları gösteren bir tenkitli neşir değildir. (Nüshaların) Anlama etki etmeyen (…) farklılıklarının kahir ekseriyetini bu neşre almadık. Ayrıca YEK neşrinde, eserdeki her atfın orijinal metnine dipnotlarda yer vermiştik, bu neşirde ise yalnız künye bilgisi vermekle yetindik. (…)

“Buna mukabil elinizdeki neşrin bazı hususiyetleri vardır. Hak Dini Kuran Dili’ni olabildiğince geniş bir okuyucu kesimiyle buluşturmak için bazı çalışmalar yaptık. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

“- Eserde geçen sarf, nahiv, belâgat, mantık, fıkıh, fıkıh usûlü, kelâm, hadis, tefsir, felsefe, doğa bilimleri gibi sahalara ait ilmi terimlere, özel isim ve eser isimlerine, bunların geçtiği sayfa kenarlarında açıklama notları düştük. (…) Gerekli gördüğümüz her yeri notlandırmak suretiyle eserde atıf yapılan veya tartışılan meselelerin bağlamını aydınlatmaya çalıştık. Ayrıca kelime ve ibare açıklamaları yaptık, anlaşılmasında zorluk olabileceğini düşündüğümüz pasajları sade bir dille açıklamaya çalıştık, bir de Elmalılı’nın Tefsir’den önce kaleme almış olduğu yazılarından, bağlamla ilgili iktibaslar yapmak suretiyle farklı zamanlarda yazdıklarını mukayese imkânı sunmak istedik. Metinde aktarılan hadislere ve diğer rivayetlere dair değerlendirmeler yaptık. Böylelikle binlerce derkenar notunun eşlik ettiği bu neşir (…), haşiyeli bir neşir hâline gelmiş oldu.

“Her cildin sonunda, o ciltte geçen ve günümüz açısından kullanım dışı sayılabilecek (terim olmayan) kelimeler için, bunların eserde geçtiği bağlamlardaki anlamlarını esas alan birer lügatçe hazırladık. (…)

“Metni tesis ederken (…) dört nüsha(sın)dan birini esas almak yerine, farklılıklar açısından anlamı ve bağlamı dikkate alarak en uygun yazımı tercih etmeye çalıştık.”

Allah Teala, yayımında emeği geçen herkesi nezdinden bir nûr ile desteklesin.

Mehmet Şimşek